Sayfalar

21 Ağustos 2010 Cumartesi

Baccano!


Tür: Aksiyon, Suç, Komedi, Gerilim

Baccano İtalyan Mafyası, Avrupa'nın çeşitli bölgelerinden ortak amaç uğruna bir araya gelen simyacılar, kiralık katiller, sokak çeteleri ve daha birçok gizemli karakteri bir araya getirebilecek müthişliğe erişmiş, nadir animelerden biridir. Çeşitli karakterlerin yollarının ilginç bir şekilde kesişmesini konu edinen Baccano, bolca flashback ve zaman atlamaları ile doludur. Bu yüzden izlerken hiçbir bölüm atlanmamalı ve sakin bir kafayla, detaylara konsantre olarak izlenmelidir.

Tüm olaylar yolcuların Flying Pussy Foot adlı trende yerlerini almalarıyla başlar. Güvenli ve sıuradan bir yolculuğa çıktığını düşünen yolcular yanılıyorlardır. Çünkü tren gangsterler, kiralık katiller ve ölümsüzlerle doludur. Hikayenin büyük bir kısmı trende geçmektedir ancak ara ara trendeki olaylardan bir yıl öncesi ve bir yıl sonrasına da geçişler yapılmaktadır. Bu tarihlerde de İtalyan Mafyası ve aralarında bulunan ölümsüzler arasındaki kapışmalar anlatılır.

Seri farklı karakterlerin aynı olay örgüsüne dahil edilmesi ve senaryonun bağlanması konusunda oldukça başarılı. Anime izlemeyi seven herkese hitap ediyor, bu yüzden hiçbir izleyici kaçırmamalı.

8 Ağustos 2010 Pazar

Wolverine Klasik Seri: 1

Wolverine Klasik Seri Arka Bahçe'nin bıraktığı yerden Gerekli Şeyler yayıncılıkla devam ediyor. Seri bir Essential cilt üçe bölünerek yayınlanıyor. İlk cilt 160 sayfa, softcover, siyah-beyaz formatta satışa sunuldu. Fiyat olarak da oldukça ekonomik olan bu cildi Wolverine hayranları kaçırmamalı.




6 Ağustos 2010 Cuma

Steve Dillon

Doğum Tarihi: 1962
Doğum Yeri:
Londra/İngiltere


Steve Dillon her çizgi roman okuyucusunun (maalesef) yakından tanıdığı, uzun yıllar Garth Ennis ile birlikte çalışmış bir İngiliz Çizerdir. Kariyeri boyunca Garth Ennis'in yazarlığını yaptığı Hellblazer, Preacher ve Punisher gibi serilerin çizerliğini yapmıştır. Sahip olduğu (bana göre olmadığı) çizgi roman potansiyelini ilk olarak "Sci-Fi Adventure" adında bir okul çizgi romanı sayesinde öğrenmiştir. Marvel için çalışmaya başlayana dek birçok farklı yerde çizerlik yapmış ve elbette İngiltere'de yaşayıp da çizgi roman ile ilgilenmiş her insan gibi 2000 AD serisinde de birçok sayının çizerliğini yapmıştır. Marvel UK için önce Haftalık Hulk serisini , daha sonra da Nick Fury Strip'leri çizmiştir. Kariyerinin en parlak dönemini ise Garth Ennis ile çalışmaya başladığında yaşamıştır. Garth Ennis'in yazdığı Preacher serini çok uzun bir süre çizmiştir. Bunun yanı sıra Garth Ennis'in yazdığı birkaç Hellblazer'da ve DC'nin en ilginç karakterlerinden biri olan Hitman'de çizerlik yapmıştır. Steve Dillon Marvel için Punisher, Bullseye, Wolverine ( bana göre kariyeri boyunca asla elini sürmemesi gereken Marvel karakterlerin başında gelirler) ve Nighthawk serilrini çizmiştir. Steve Dillon'ın çizimlerini doğrudan bir dille "iyi" veya "kötü" diyerek eleştirmek elbette pek doğru olmayacaktır. Ama özellikle aksiyon sahnelerini batırması ve karakterlerinin saçları ve kostümleri farklı klonlar olması (ciddiyim, bu ayrıntılar olmasa çoğu karakterin kim olduğunu anlayamazsınız) onu bana göre yaşamış en kötü çizerlerden biri kılıyor. Elbette daha kötü çizerlerle karşılaştım fakat, bu kadar popüler olmayı gerektirecek hiçbir özelliğe sahip olmadığını düşünüyorum. Özellikle Wolverine başta olmak üzere çizdiği her seride kahramanın ruhunu öldürmüştür. İlginçtir ki Marvel kadrosunda Steve Dillon'ın yeri Garth Ennis ( bu adam olmasa Steve Dillon'dan bir cacık olmazdı) kadar büyüktür, Hatta şu an X-Men'in Cable serisine devam etmektedir.

Steve Dillon aynı zamanda Türk okuyucusun Punisher'dan soğumasında oldukça etkili olmuştur. Arka Bahçe tarafından yayınlanan Punisher v3'ün tüm çizimlerini Steve Dillon yapmıştır. Haliyle bu da dergiye okuyucunun ısınamamasına sebep olmuştur. Halbuki 90'ların başında Alfa tarafından yayınlanan Punisher serisi sayesinde bir önceki nesil Punisher'ı tanımış ve benimsemiştir. Genellikle o dönemin Punisher'ını seven okuyucular da Punisher'ı Steve Dillon ele geçirdikten sonra yetişkinler için hazırlanan Max serisine yönelmiştir.

Steve Dillon'ın çizdiği bir sürü çizgi roman okudum, şu ana kadar çizdiği karakterlerden farklı bir yüze sahip tek karakteri aşağıda gördüğünüz Arseface'ten (resme baktığınızda ismin sebebini anlayacaksınız) başkası değildir:


Belki de piyasada Steve Dillon gibi bir çizer olmasaydı, diğer çizerlerin ne kadar iyi olduğunu göremeyecektik, tıpkı Kötülük olmadan iyilik olamayacağı gibi. Ne kadar eleştirsem de eleştireyim Steve Dillon çizgi-roman Dünya'sında gerçekten de çok önemli bir isim. Umarım Aksiyonun ağır bastığı serilerden ziyade, çalışmalarını daha çok Preacher gibi, daha ağır tempolu ve Garth Ennis'in mizah anlayışını daha yoğun bir şekilde işleyen serilere yönelir.

1 Ağustos 2010 Pazar

Çizgi Roman Dünya'sında Hazzetmediğimiz olaylar

Çizgi roman okuyucuları olarak, gerek çizgi roman piyasasında olsun, gerek internet ortamında olsun, gerek çizgi roman okurken olsun bıktıracak seviyede tekrarlanan veya çizgi roman okuyucusu olmayı işkence haline getiren çeşitli olaylar yaşıyoruz. Bunlardan birkaçına değinmek istedim. İşte hzzetmediğimiz olaylardan bazıları:

  • Çizgi roman okyucusu olup da şu tür bir diyaloğu yaşamayan yoktur.

-Peki sen çizgi roman okur musun?
-Tabi, her hafta "... (herhangi bir mizah dergisi)" alırım.
-hımm... (kafa yavaşça aşağı yukarı sallanır ve ortamdan seri bir şekilde uzaklaşılır)

Çoğumuz mizah dergisi takip ediyoruzdur, hatta ben çizgi roman okumadan çok daha uzun bir süre önce mizah dergisi takip ediyorum, hala da takip ederim. Fakat bana göre karikatür ile çizgi-roman arasındaki farkı bilmemek gerçekten ayıplanacak seviyededir.

  • Benzer bir diyalog daha:
-Senin ne gibi ilgi alanların var?
-... (bir çok şey sayılır), çizgi roman okurum.
-Yaşın geçmedi mi çizgi roman için? (sorusunu soran bu eleman, %90 ihtimalle hayatı boyunca iki elin parmaklarını geçmeyecek sayıda kitap okumuştur)

Bu soruya verilecek en iyi cevap kişiye absolute watchmen, V for Vendetta ciltleri göstermek olacaktır.

  • Ülkemiz'de çizgi roman okuyucuları genellikle (elbette hepsi değil) Fumetti-Frankofon ve Comic-Manga şeklinde ikiye ayrılır. Fumetti takımı Comic'lere "Bi takım adamlar pelerin ve maske takıp birbirini eşek sudan gelene dek dövüyor" şeklinde, Comic takımı ise Fumetti'lere "Spagetti Western çakması tiplemeler bi amaçsızca birbirini vuruyor" şeklinde b.k atar. İkisi de yanlıştır, iyi bir çizgi roman okyucusu çizgi romanı yapıldığı yere göre değil, kalitesine göre değerlendirmelidir.
  • Yukarıda belirttiğimin daha da kötüsü vardır, bütün çizgi roman dünya'sını bir karakter veya bir firmadan ibaret zanneder. Onlara göre çizgi roman Batman demektir ya da Marvel demektir. Bu da çok yanlış bir tutumdur.
  • Çizgi romana hiç değer vermeyip, okuyucunun da verdiği değere saygı göstermeyen elemanlar vardır. Birkaç ay öncebir arkadaş masada iz yapmasın diye içeceğini Watchmen cildimin üstüne koyacaktı. Son anda durdurdum
  • Benzer şekilde eleman çizgi romanı incelemek amacıyla eline alır, 180 derece açar, hatta bazen bu da kesmez gider ön kapağı arka tarafa gelecek şekilde kıvırır. Bunu bir de Arka Bahçe cildine yaparsa (ki genelde öyle olur) o cildin sonu olur.
  • Arşivlerin korkulu rüyası 1-3 yaş arası çocuklardır, eğer evde altında bezle, yürümeyi yeni öğrenmenin verdiği hevesle ağzından salyalar akıtarak koşuşturan bir çocuk varsa çizgi romanlarınızı erişemeyeceği bir yere kaldırın, hatta görmesin bile. Aksi takdirde fasiküllerinizi elinde buruşturup, ciltlerinizi diş kaşıma aracı olarak kullanıp köşelerde sayfalara dahi işleyecek bir biçimde çeyrek dilimlik izler bırakıp, rengini soldurana dek emebilir. Bu gibi durumlar için elde gözden çıkarılmış bir kaç fasikül bulundurmak en iyisidir.
  • En nefret ettiğim durumlardan biri de Firmaların o bitmek bilmeyen hikayenin ucunu açık bırakma isteğidir. Senaryonun bir şekilde sonlanmasını beklerken öldü sandığınız adam elini kaldırır ve sayfanın sağ alt köşesinde "The End?" şeklinde bir yazı belirir. Muhtemelen bu end'dir, devamı gelmez ama sonu da belli olmayıp seriden tiksinmenize sebep olabilir.
  • Yukarıdaki durumdan daha kötü tek bir şey vardır. O da okuduğunuz Wolverine one-shot'ının (adı üstünde one-shot, hikaye orada bitmeli) sonunda bu hikayenin devamı X-Men bilmem kaçta yazmasıdır. Klasik ticari numaralardan biridir. Bu gibi durumlarda yapılacak en güzel şeyde sağlam bir Minutemen taraması bulup pc'den okumak olacaktır.
  • Çok önemli serilerin okuyucu kitlesi tarafından bariz bir şekilde sevilmeyen yazar ve çizerlere bırakılmasından nefret ederim. Bu örnek herkes için geçerli olmayabilir ama, Punisher'ı Steve Dillon'ın çizmesinden bıktım. Max serisinde adam gibi bir Punisher ne güzel, adam gibi Punisher okuyorduk, şimdi serinin çizimleri yine Dillon'da.
  • Büyük evrenlerde (DC ve Marvel) gibi, önemli karakterlerin ölmesi ve geri dönecekleri kesin olduğu halde bu olayların büyütülmesi (bkz: Batman, Captain America)

Şimdilik aklıma gelenler bu kadar, buldukça yazmaya devam edeceğim.

29 Temmuz 2010 Perşembe

Thor -Trailer

Marvel'ın gelecek yıl gösterime girecek uyarlamalarından Thor'un 5 dk'lık trailer'ını yayınladı. Trailer film hakkında az çok fikir veriyor. Fotoğraflar ilk olarak internette yayınlandığında kostümler ve birkaç konu hakkında olumsuz eleştirilerim olmştu. Trailer'ı izleyince o kadar da kötü olmadıklarını farkettim. Kadro fena değil, efektler de güzel, Asgard oldukça iyi tasarlanmış. İyi bir Marvel filmi olmasını bekliyoruz. Trailer'ı izlemek isteyenler için:


23 Temmuz 2010 Cuma

Legion Of Super Heroes #1 - Çeviri


Yazar: Paul Levitz
Çizer: Yıldıray Çınar
Firma: DC
Tür: Süper-Kahraman

Çizgi Roman TR ve TürkçeÇizgiroman ortaklığı ile hazırlanan, ünlü türk çizer Yıldıray Çınar'ın çizdiği Legion of Super-Heroes'u Aşağıdaki linke tıklayarak türkçe okuyabilirsiniz.

Çeviri: Batuhan
Balonlama: Nightwing93 ve Darkruse

Legion Of Super Heroes #1

22 Temmuz 2010 Perşembe

Ennio Morriconne


Ennio Morriconne'nin aslında çizgi-roman dünyası ile uzaktan yakından bir ilgisi yok, ama Sinema Dünya'sına yaptığı büyük katkılar ve kazandığı birçok ödül sebebiyle kendisinden bahsetmeye karar verdim.

Ennio Morriconne 10 Kasım 1928 yılında Roma/İtalya'da doğdu. 1960'lı yıllardan günümüze kadar çok çeşitli filmlerin soundtracklerini yaptı ve yapmaya devam ediyor.

Çalışma yaptığı önemli filmler arasında ilk olarak 60'lı yılların popüler spagetti western'leri geliyor. Kariyeri'ne Sergio Leone'un A Fistful of Dollars, For a Few Dollars More, The good, the bad and the ugly, Once Upon a Time In West gibi filmleriyle başlayan Morriconne kariyerinde 80'lerin başına dek başka western filmlere de yer verdi.

Ennio Morricane Westernlerden sonra birçok popüler filmin soundtrack'ini yaparak kariyerine devam etti. Gişede 25.000.000 doları aşan filmlerinden birkaç örnek:

1966 The Good, The Bad & The Ugly Sergio Leone $25,100,000
1977 Exorcist II: The Heretic John Boorman $30,749,142
1987 The Untouchables Brian De Palma $76,270,454
1991 Bugsy Barry Levinson $49,114,016
1993 In the Line of Fire Wolfgang Petersen $176,997,168
1994 Wolf Mike Nichols $131,002,597
1994 Disclosure Barry Levinson $214,015,089
2000 Mission to Mars Brian De Palma $110,983,407

Ayrıca Quentin Tarantino'nun ünlü B filmleri olan Kill Bill 1-2 ve Inglorious Basterds'ta da Morriconne'nin önceden bestelediği çeşitli eserler kullanılmıştır.

Ennio Morriconne'nin kazandığı ödüller:

  • 1969 - Premio Spoleto Cinema
  • 1970 - Metti, una sera a cena için Nastro d'argento ödülü
  • 1971 - Sacco e Vanzetti" için Nastro d'argento ödülü
  • 1972 - La califfa için Cork Film International ödülü
  • 1979 - Days of Heaven için Oscar adaylığı
  • 1981 - Il prato için Premio della critica discografica ödülü
  • 1985 - Once Upon A Time In America için Nastro d'argento ve BAFTA ödülleri
  • 1986 - The Mission için Oscar adaylığı ile BAFTA ve Golden Globe ödülleri
  • 1988 - Dokunulmazlar için Nastro d'argento, BAFTA, Grammy Ödülleri ile Oscar adaylığı
  • 1988 - Gli occhiali d'oro için David di Donatello ödülü
  • 1989 - Nuovo Cinema Paradiso için David di Donatello ödülü
  • 1989 - Il giorno prima için Nint Annual Ace Winner ödülü
  • 1989 - Pardo d'Oro alla carriera ödülü (Locarno Uluslararası Film Festivali)
  • 1990 - Nuovo Cinema Paradiso için BAFTA, Prix Fondation Sacem del XLIII Cannes Film Festivali ve David di Donatello ödülleri
  • 1991 - Stanno tutti bene için David di Donatello ödülü
  • 1992 - Bugsy için Oscar adaylığı
  • 1992 - Grolla d'oro alla carriera (Saint Vincent)
  • 1993 - Jonas che visse nella balena için David di Donatello ve Efebo d'Argento ödülleri
  • 1994 - ASCAP Golden Soundtrack (Los Angeles) ödülü
  • 1995 - Leone d'Oro alla carriera (Venedik Film Festivali)
  • 2000 - 1900 Efsanesi (1998) için Golden Globe ödülü
  • 2000 - Canone inverso için David di Donatello ödülü
  • 2000 - Malèna için Oscar adaylığı
  • 2003 - 72 Meters için Golden Eagle ödülü
  • 2006 - Carlo Azeglio Ciampi'nin elinden Grand Officer ödülü
  • 2007 - Oscar Onur ödülü
Eğer Morriconne hakkında daha fazla bilgi edinmek isterseniz, aşağıdaki adresten resmi sitesine ulaşabilirsiniz:

Ennio Morriconne