Yazar: Rob Williams
Çizer: Laurance Campbell
Firma: Marvel/MAX
Tür: Aksiyon
Eğer Marvel'ın son çıkardığı Punisher serisini okuduysanız ve tıpkı benim gibi Punisher'ın Frankenstein'ımsı garip bir yaratığa dönüşmesi saçmalığından nefret ettiyseniz, bu one-shot size ilaç gibi gelecektir.
Punisher Max serisi birçok okuyucunun bildiği üzere Punisher çizgi romanlarının gerçek kişiliğini kazandığı çizgi romandır. Bu seri çıktıktan sonra elinde gerçek dışı silahlarla Skrull temizleyip amaçsızca diğer Marvel süper-kahramanlarını avlamaya çalışan Punisher imajı okuyucunun zihninden silinmiş, yerini gerçek Dünyada, gerçek suçlularla savaşan bir karakter almıştıır. Aslına bakılırsa Punisher'ın Max'tan önceki serileri de gayet iyiydi. Ennis-Dillon Punisher'ı ve 90'lardaki Punisher serileri, yukarıda bahsettiğim iki Punisher kavramının müthiş bir harmanıydı.
Asıl konumuz olan Get Castle'dan biraz bahsedeyim. Hikaye Punisher'ın Köprüde sıkıştırıp alnına silahı dayadığı bir adamın Punisher'dan merhamet dilemesiyle başlıyor, tabi aynı şeyleri defalarca yaşayan Frank aşama aşama bu suçlunun da yumurta dayandığında söyleyeceklerini bir bir tahmin ediyor, o da diğerleri gibi ilk iş olarak suç işlemeyi bırakacağını söylüyor, ailesini öne sürüyor vs... Ailesinden bahsettiğinde bir an için Frank silahı indiriyor ve bir duraksama yaşıyor.Tereddüt eden Frank birkaç saniye sonra adamı vuruyor. Yaşadığı bu duraksamayı kafasına çok takan Frank, bir S.A.S üyesi olan arkadaşının ve tıpkı onun gibi S.A.S. üyesi olan oğlunun ölümünden sorumlu olanları bulmak için Wales/İngiltere'ye yola koyuluyor.
Hikaye tek kelimeyle harika, çizimler tıpkı Max serisindeki ve son dönem Daredevil'ındaki gibi karanlık ve gereken Punisher havasını kesinlikle veriyor. Senaryo boyunca gereksiz aksiyondan kaçınılmış, saniyeler boyu süren mermi yağmuru yerine nitelikli aksiyon sahneleri kullanılmış. Hikayenin ilerleyişi, olaylar, Frank'in olaylara yaklaşımı tamamen olması gerektiği gibi. Özellikle son sayfalarda Frank ile Komutan arasındaki diyalog ve Frank'in en son sayfada kafasında duraksama sorununa çözüm bulması oldukça akılda kalıcı sahnelerdendi. Kesinlikle kaçırılmaması gereken bir one-shot.
Çizer: Laurance Campbell
Firma: Marvel/MAX
Tür: Aksiyon
Eğer Marvel'ın son çıkardığı Punisher serisini okuduysanız ve tıpkı benim gibi Punisher'ın Frankenstein'ımsı garip bir yaratığa dönüşmesi saçmalığından nefret ettiyseniz, bu one-shot size ilaç gibi gelecektir.
Punisher Max serisi birçok okuyucunun bildiği üzere Punisher çizgi romanlarının gerçek kişiliğini kazandığı çizgi romandır. Bu seri çıktıktan sonra elinde gerçek dışı silahlarla Skrull temizleyip amaçsızca diğer Marvel süper-kahramanlarını avlamaya çalışan Punisher imajı okuyucunun zihninden silinmiş, yerini gerçek Dünyada, gerçek suçlularla savaşan bir karakter almıştıır. Aslına bakılırsa Punisher'ın Max'tan önceki serileri de gayet iyiydi. Ennis-Dillon Punisher'ı ve 90'lardaki Punisher serileri, yukarıda bahsettiğim iki Punisher kavramının müthiş bir harmanıydı.
Asıl konumuz olan Get Castle'dan biraz bahsedeyim. Hikaye Punisher'ın Köprüde sıkıştırıp alnına silahı dayadığı bir adamın Punisher'dan merhamet dilemesiyle başlıyor, tabi aynı şeyleri defalarca yaşayan Frank aşama aşama bu suçlunun da yumurta dayandığında söyleyeceklerini bir bir tahmin ediyor, o da diğerleri gibi ilk iş olarak suç işlemeyi bırakacağını söylüyor, ailesini öne sürüyor vs... Ailesinden bahsettiğinde bir an için Frank silahı indiriyor ve bir duraksama yaşıyor.Tereddüt eden Frank birkaç saniye sonra adamı vuruyor. Yaşadığı bu duraksamayı kafasına çok takan Frank, bir S.A.S üyesi olan arkadaşının ve tıpkı onun gibi S.A.S. üyesi olan oğlunun ölümünden sorumlu olanları bulmak için Wales/İngiltere'ye yola koyuluyor.
Hikaye tek kelimeyle harika, çizimler tıpkı Max serisindeki ve son dönem Daredevil'ındaki gibi karanlık ve gereken Punisher havasını kesinlikle veriyor. Senaryo boyunca gereksiz aksiyondan kaçınılmış, saniyeler boyu süren mermi yağmuru yerine nitelikli aksiyon sahneleri kullanılmış. Hikayenin ilerleyişi, olaylar, Frank'in olaylara yaklaşımı tamamen olması gerektiği gibi. Özellikle son sayfalarda Frank ile Komutan arasındaki diyalog ve Frank'in en son sayfada kafasında duraksama sorununa çözüm bulması oldukça akılda kalıcı sahnelerdendi. Kesinlikle kaçırılmaması gereken bir one-shot.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder